MARKETLER ORDUSU!
Allâh aşkına, nedir bu bolluk, bu bereket?! Memlekette kıtlık, fakirlik var diyenler utansın! Şu manzaraya bakın! Gün geçmiyor ki bir büyük market açılmasın! Son 3 ayda açılan market sayısı 10’u geçti. 5 tânesi son hafta içinde uçurdu balonlarını. Sanki, fındık dönüm ödemelerine endekslenmiş gibi. Açılanlar kahvehâne değil, bakkal hiç değil; koskoca market. Bunlar azla mı açılıyor? Bu para nerden ve de karşılığı nasıl gelecek? Kuranlar besbelli hesabını yaptılar.
Öyle ya, bu firmaların sâhipleri dünkü işletme olamazlar. Dün bir, bugün iki olamaz. Açılanlar çayocağı zâten değil. Kaldı ki o bile bir alt yapı ister. Tecrübe ve birikim ister. Bize göre büyük olay bunlar. 20 m2 bir dükkân bile bir yığın masraf istiyor açılacak dereceye gelene kadar.
Demek istediğim, buraları açanlar her hâlde bir şeyler bilerek açıyorlar. Demek ki milletin alım gücü var. Herkes, bir şeyler satacağını hesaplıyor olmalı. Bahtları açık olsun. Kimsenin hayâl kırıklığına uğramasını istemeyiz. Onca masraf edip, yatırım yapıp, bir sürü insana umut kapısı olup da; sonra kapatmak zorunda kalmak her sırtın kaldıracağı bir yük değil. Allâh yardımcıları olsun!
Zor ya da kolay, sizler açmaya açıyorsunuz ama, biz nerden alışveriş edeceğiz? Biz daha zor durumdayız! Öyle ya, her ne kadar birisi bu sloganı kullansa da büyük çoğunluğu ORDUNUN MARKASI bu açılanların. Demokrasi de zor şey canım. Eskileri bırakmak zor. Onlar da zâten terk edilsinler istemiyorlar. Meselâ, yeni bir yere gözümüz takılıyor; ötekinin buna bile tahammülü yok, veriyor davulun zurnanın gözüne, yönümüzü mecbur oraya, tekrar geriye dönüyoruz. Her taraflar balonlarla süslenmiş. Bir yanlarda palyaçolar.
Ne de olsa saf milletiz. Henüz tam rüştümüze ermiş değiliz! Bu yaşa geldik, hâlâ incikler-boncuklar, balonlar, düdükler, dümbelekler. Vur patlasın, çal oynasın. Ey azizim Türk Milleti, sen ne yamansın! Hem de aynı zamanda kahramansın! Bu millet ne yapacağını şaşırmasın da ne yapsın?! Aşağı tükürsek ORDUNUN MARKASI, yukarı tükürsek KALE ARKASI! Marketler yarışıyor, işler karışıyor.
ORDUNUN MARKASI! Hakîkâten güzel bir buluş ve söylem. Çok etkileyici aynı zamanda. Yerlilik adına da şık bir slogan. Çünkü, “Her horoz kendi çöplüğünde öter!” sözünün bir hükmü kalmamış hâle geliyor memleket. Bakıyorsunuz bilmem nerelerden, hattâ sınırlar, okyanuslar ötesinden gelen firma ya da işletmeler tüm piyasayı ablukası altına almış cümle âlemin meblağını, mağazalar zinciriyle kendisine bağlıyor. Aldığının da sattığının da yerele bir hayrı yok. Ama, hangi yerellik ya da hangi yerel?
ORDUNUN MARKASI hangisi? Benim diyen mi? O zaman, böyle demeyi unutanlar şansını kayıp mı etmiş oluyorlar? Başka bir yer mi arayacaklar kendilerini nispet etmek için? Veyâ BİZ DE ORDUNUN MARKASIYIZ deyip sıraya mı geçmeliler? 2. biziz, 3. de biz vs. şeklinde.
Dün gördüğüm manzara üzücüydü. Bir yerel marka açılış için balonlarla süslemiş her yanı. Heyecan dorukta. Bir başka marka da, komşusuna “hoş geldin” demek yerine, “herkes nasîbini yer” anlayışını bir tarafa bırakarak beri tarafta davul-zurna eşliğinde palyaço oynatıyor. Ki, insanlar oraya değil de buraya gelsin diye.
Hasbelkader bir yerli olmak, hakîkî anlamda “yerli” olmak için yeterli mi acabâ? Örf, âdet, gelenek bu yerelliği beslemeli değil mi? Her milletin kendine has özellikleri vardır. Her vatandaş, bu değerlere asgarîsinden sâhip olmalı değil midir?
Kardeş olması gereken yerel firmaların birbirine tahammül edemediği, değerleri hiçe sayan hırsların, tamahların olduğu yerde, Ordu bu kadar marketi nasıl taşıyacak? Görünen, ve ortaya dökülen manzara o ki, Ordu, hiç etrafa bakmadan, düşünmeden, sırf yeyip-içen bir yer gibi. Bir yanda yeme-içme, diğer yanda ölümüne yarış! Bu kadarını vatandaşın ve de Ordu’nun mîdesi ne kadar kaldırır bilinmez!
Rabbim bizleri ve nesillerimizi her türlü doymazlıklardan, hırslardan, aşırılık ve ölçüsüzlüklerden, çevremizdekileri görmezlikten, kardeş olduğumuzu unutmaktan muhâfaza buyursun. Çünkü doymazlıkların ve de aymazlıkların sonu birbirini yemek, bitirmektir Allâh korusun.
Çarşamba pazarınız bereketli, iç dünyânız ve ruh âleminiz de en az dış dünyânız kadar engin ve de zengin olsun ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
06.04.2010