Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4607441
 Sitede Aktif: 1
 Ip: 172.70.131.211
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

Blog

RSS Takip Tavsiye Et İndir (.doc) Okunma: 1218
ODÜDEN NÂZIM RÜZGÂRI

BİR DERGİ, BİR RESİM, BİR ÜMİT.. YILDIZ HASRETİ

ODÜ’DEN NÂZIM RÜZGÂRI

Bizim yetiştiğimiz zamanların fikrî hareketlerinin bir yanında NECİP FÂZIL vardı, öbür yanında NÂZIM HİKMET. Biri sağın heyecanlarını okşuyor, hissiyâtına tercüman oluyordu, biri solun. Nâzım Hikmet hayatı boyunca hep bu minval üzere oldu ve böyle bilindi. O zamandan bu zamanlara, her iki çizgide de niceleri yetişti ama, bayrak hâlâ bu iki isimde gibi.

Ne alâka diyeceksiniz belki? Mâlum, bu akşam Saat:19.30’da, ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ’nde, ORDU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE KULÜBÜ’nce (ODÜ:ADK) düzenlenen "Bir Asrın Hikâyesi; Nâzım HİKMET" konulu Şiir Dinletisi var. Program herkese açık.

NÂZIM HİKMET’i gerçek anlamıyla CEZÂYİR’de fark ettim. Oralarda, Türkiye adına merak edip araştırdığım her yerde karşıma NÂZIM’ın Fransızca kitapları çıktı. Resmî ya da sivil bütün kitabevlerinde onun kitapları başköşedeydi. Bir yandan, ülkem adına kıvanç duyarken, öbür yandan, bir İslâm ülkesinin diğer İslâm ülkesinden bula bula bu ismi başköşeye oturtması garibime gitti. Ama, şurası mâlumdu ki, Fransa komünizmin kültürel merkeziydi ve de Cezâyir, bu ülkenin uydusu, sömürgesi, hattâ 2. adresiydi.

Mâlum, Nâzım Hikmet RAN, eserleri, özellikle şiirleri ve misyonuyla ülke sınırlarını aşmış bir yazar. O, her şeyden önce iyi bir şâir. Hayât hikâyesi başlıbaşına bir serüven. Sâdece kendisinin değil, fikriyâtının ve de ülkenin hikâyesi aynı zamanda.  Oldukça da dramatik. Osmanlı sonrası nesillerin rûh istihâlelerinin serencâmı mâhiyetinde. Eğer incelenirse ibretlerle dolu.

Kısaca değinmek gerekirse, NÂZIM, 20 Kasım 1901 târihinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun stratejik merkezlerinden birinde, SELÂNİK’te doğdu. 3 Hazîran 1963’te de Rus İmparatorluğu’nun merkezi olan MOSKOVA’da öldü. Nereden nereye?

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, anne-babasının ayrılması dolayısıyle, mevlevî olan dedesinin yanında geçirdiği için millî-mânevî tesirlerden nasîbini almıştır. Bunun sonucunda, konu olarak da millet, memleket, vatan, Mevlana, câmi, dergâh ve sevgi gibi konuları işleyen Nâzım, daha sonraki dönemlerde, yeni çağın modasına uyarak, tanıştığı sosyalist çevrelerin etkisinde kalmıştır. Bu değişim ve yeni hava, onu Moskova’ya kadar sürüklemiştir. Onun, bu döneme ait şiirleri, yazıları, tavır ve görüşleri hep tartışma konusu olmuştur.

Öyle ki, gençliğinde yazdığı şiirler, bu yeni vizyon ve misyonunun gölgesinde kalmıştır. Hâlbu ki, onun nispeten kendisi kalmış, değişime uğramamış dönemdeki temiz fıtratının tezâhürü olan şiirleri ne yazık ki hiç de yabana atılacak ve de biliniyor değildir.

İlk başlarda, her Osmanlı vatandaşı gibi o da aldığı eğitim ve yaşadığı çevre îtibârıyle gerekli dînî terbiyeyi almış, mânevî kavramlara âşinâ bir insandı. Nitekim, İstanbul’un Fethi’ni anlatırken;

“İslâm’ın beklediği en şerefli gündür bu:

Rum Konstantiniyye’si oldu; Türk İstanbul’u”

Sonraları "Güzel Yüzlü Şair" veya "Mavi Gözlü Dev" lâkaplarıyla anılacak olan bu yağız Osmanlı delikanlısı yolu, batı tipi yaşayışın ülkemize oradan sirâyet ettiği kâbul edilen Beyoğlu’ya düşüp de o dev kiliseleri, pespâye eğlenceleri, yüksek binâları ve açık-saçık hayat tarzıyla aslından kopuk manzaraları ve tüm bunlar arasında boynu bükük bir garip gibi algıladığı AĞA CÂMİİ’ni görünce şu duyguları terennüm etmekten kendini alamamıştır:

                        “Havsalam almıyordu bu hazin hâli önce

Ah, ey zavallı câmi, seni böyle görünce

Dertli bir çocuk gibi îmânıma bağlandım;

Allâh’ımın ismini daha çok candan andım.”

            Bu konuya girince çok derin ve boyutlu olduğunu gördüm. Böyle çok örnek şiirler var. Aslında tam bir kitaplık ve de bol ibretlik bir konu. Her tarafı dram. Hepimizin oraya buraya savruluşunun sol kanat hikâyesi. İnsanları, nesilleri bir yana bırakalım, devleti giden nice topluluklar, nice halklar, nice milletler nice meçhullere savruldular. Hâlâ da kıvranıyorlar. İşte Irak, işte Afganistan, işte Bosna, Kosova, Yemen, işte Kudüs ve daha niceleri. Hepsi aynı tesbihin tâneleri. Nâzım Hikmet sâdece bir zerre.

            Öyle güzel şiirleri var ki, keşke onları, başladığı duygular üzerine binâ etse ve yalancı rüzgârlara kapılmayıp da Hak üzre gitseydi de bugün biz onun için bir Fâtiha okumayı aziz bir görev bilebilseydik!

            Ve bu akşam onun için toplanan gençler ve de cümle katılımcılar onun için duâ etmek adına burada bulunsalardı. Duâ edenler de, kendisi için duâ edilenler de şu cumâ gününün bereketinden istifâde etselerdi. Ölenler de kalanlar da, her hâlükârda kazansaydı!

            Sevgili kardeşler. Cumânız mübârek olsun. Yüreğiniz, en başta îmânımız olmak üzere cümle nîmet ve güzellikleri fark etmenin bilinç ve heyecânıyla dolsun. Rabbim hepimizin sonunu hay’reylesin. Bu duâyı hiç unutmayalım.

Anmalar, yanmalar, kendini bir şey sanmalar;

şanlar, şöhretler kimin olursa olsun;

Kim ne derse desin, hiç önemli değil;

yeter ki gönüllerimiz maksûdunu bulsun, ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

08.04.2010

  # Yorum Yaz #

İsim :

Yorum :
(Max. 400 Karakter)

 
» Benzer 5 Konu
 Konu Başlığı Tarih Okunma
  - İŞTE SANA CENNETİN ANAHTARI 3/25/2012 2370
  ..GİDİYOR HÂTIRALAR... 3/26/2012 1685
  10 OCAKtan 12 EYLÜLe YÜRÜYENLER... 3/26/2012 1801
  17 YIL ÖNCE BU GÜN 3/26/2012 1899
  28İNDEN 22SİNE ŞUBAT DEFTERİ 3/25/2012 1878

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7140)
AKROSTİŞ YAZILARI (5512)
FOTOĞRAF-NÂME (5186)
MODA-NÂME (5064)
EYMÜR-NÂME 2 (4928)
EYMÜR-NÂME 1 (4652)
Bedford-nâme (4624)
Nûri KAHRAMAN (4617)
EYMÜR-NÂME 3 (4590)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3949)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...