Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4607445
 Sitede Aktif: 3
 Ip: 172.70.100.74
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

Blog

RSS Takip Tavsiye Et İndir (.doc) Okunma: 994
OKYANUS HAVALARI

ESKİPAZARA FAYTON BİR FETİH NAĞMESİ

OKYANUS HAVALARI

20 sene evvel, bu günlerde, bu saatlerde, İslâm Dünyâsı’nın en garb, yâni batı noktasında yer aldığı için, batı(ş) yeri anlamına gelen MAĞRİP adlı ülkedeydik. Yâni, bizim bildiğimiz adıyla FAS, Avrupalıların diliyle MOROCCO’daydık. Başkenti RABAT. Bu gün, günlükte oralardayız. İşte, kaleme aldığımız ve sizlerle paylaşmak istediğimiz duygu ve düşünce cümlelerimizden bâzıları:

Mağrip sayfası, biraz garip bir sayfa; alıştıktan sonra Cezâyir, sana

Mağrip, böyle bir yer; öylesine yakın ki uzaklara…

Baktığım zaman şöyle bir, Dârül’Beyzâ denilen diyâra

Kapkara bir tablo görürsün ismine inat; nurlardan uzak

İslâmın adı var her yerde; lâkin o güzel tadı caddelerden uzak

İslâm, bir remiz sanki sâdece; işin aslına, özüne kurulan tuzak!

Mağrip garip; mağrip, bütün coğrafyalarımızdan daha yakın garba

Mağrip yenik düşmüş büyük dalgalara; şurba, şarâba!

Mâmur görünürken ilk bakışta, esasta harâbe…

Ben de garipleştim ey, böyle görünce seni; anlayamadım neye uğradığımı!

Cezâyir’den sonra sen, çok farklısın; çok başkasın, çok!

Bir ikilisiniz sen ve Cezâyir; Âlem-i İslâm içre, zıtlıkta benzeriniz yok!

RABAT (Dârül’Beyzâ:Kazablanka) 25 Mayıs 1990

“Birkaç gündür Okyanus havaları teneffüs ediyoruz elhâmdülillâh. Allâh(CC) bize, bunu da nasîp etti. Bugün gezerken farklı duygular yaşadık. Zîrâ, her anlamda değişik yörelerdeydik. Karşıda İspanya toprakları gözüküyor. Büyük büyük gemiler seyrediyor uzaklarda. Bakalı, boğazdan karşı yakaya geçmek, Avrupa’ya buradan adım atmak nasîp olacak mı?

Bizler şu anda, Yüce Rabbimizin bolca nîmetlerle bezediği zengin ve güzel bir kenti dolaşıyoruz. Zengin, bakımlı ve lüks mağazalar. Çok çok ucuz meyveler;  sebzeler, elektronik mâlzemeler. Her yer, her şey bolluk-bereket.

Evet, her şey güzel; lâkin her turistik yöre gibi, dînî hava zayıf. Cezâyir’deki havaya alıştığımız için, burası birden bire çok hafif geldi bize; mânevî anlamda zayıf gördük manzarayı. Lâkin yine de, derinden derine, bir şeylerin varlığı hissediliyor gibi. Çok yakın bir zaman önce ülkede genel tutuklamalar olmuş bu anlamda. Ondan dolayı bir sessizlik söz konusu ama, yine de duvarlara sinmiş bir güzellik kokusu yayılıyor gibi.

İslâm’la Hristiyanlığın hemen hemen aynı ağırlıkta olduğu, aynı kefeye konulduğu hissedilen, kiliselerle câmilerin yarışıyor görüntüsü verdiği bir yerde, -ki eczâne amblemleri hilâl içinde haç şeklinde!- Yahûdî varlık ve ağırlığının da mutlak olduğu bir beldede, kanunların açık tehdidi altında, bu kadarına da şükredilmeli.

Bu kader, tüm İslâm beldelerinin ortak kaderi zâten. Zaman zaman, değişik yerlerde, şartlara ya da gelişen olaylara göre, hafif ya da ağır olarak tezâhür etse de, temelde, olan şey, mâhiyet îtibârıyle aynı.

Burasının Avrupa kentlerinden farkı yok gibi. Hemen karşısı Avrupa kıtası zâten. Ayrıca burası, Cebel-i Târık boğazının beri ayağı ki, Afrika kıtasının yukardaki en uç noktası. Batı cereyanının en çok değdiği yer. Serbest pazarla birlikte her şey girmiş ülkeye. Turistler akın ettikçe her kes turistleşmiş. Başka türlüsü de olamazdı zâten.

Bu gün, hiç hesapta yokken Kamîs(yöresel uzun kıyâfet) aldım ve giydim. Biraz, öylece dolaştım. Arkadaşlar, yakıştığını söylediler. Yadırganmayan bir çevre olunca rahatlıkla giyilebiliyor. Demek ki, her şey, biraz da çevre meselesi. Çevre oluşunca, birtakım şeyler kendiliğinden oluşabiliyor. Kamîs giyilmeyen yerde, meselâ Türkiye’de bunu giyebilir miyiz? İlle de giyeceğim derseniz giyersiniz de, ama nasıl? Uyar mı?

Burada, çevrenin önemi bir kez daha anlaşılıyor. “Herkes kendinden sorumlu!” deyip bildiğini yapanlar haksız aslında. Çünkü, böylelikle sergiledikleri kötü örneklerle bana ve mâsum çocuklarımıza zarar veriyorlar. Kötülüklerin yaygınlaşmasına zemin hazırladıkları gibi, iyileştirme çabalarının da akâmete uğramasına sebep oluyorlar.

Bu güzel yerleri görmeyi her kese tavsiye ederim. İstendiğinde, buralara gelmek zor da değil üstelik. Ancak, bizim toplumumuzda seyâhat geleneği yok. Gezmek pahalı da değil aslında. Özellikle de buralarda.

Buralara, çoluk-çocuk ve yakınlarımla, sevgili arkadaşlarımla da gelebilmeyi, buradaki kardeşlerimizle, -sıkıntılar bitmiş hâliyle- tekrar ve çekinmeden kucaklaşabilmeyi çok arzu ederdim. Hak nasîp eder mi, devran el verir mi, şartlar imkân tanır mı, şimdiden kestirmek zor?!

Bizler tekrar gelemesek de, çocuklarımızın, yeğenlerimizin, sevdiklerimizin

buraları görmesi çok güzel olur. Keremi bol Rabbimiz, onlara da böylesi bol istifâdeli geziler yapmayı nasîp etsin inşâllâh! Âmin. Me’veş’Şebâb 26-27 Mayıs 1990 TANCA”

            Bunlar, bir hafta süren FAS gezimizde aldığımız notların çok az bir kısmı. Yerimiz de doldu. Belki sonraları yine döneriz. Ancak, gezinin bitiminde Cezâyir’de yazdığım değerlendirmelerde bir ukde olarak not düştüğümüz şöyle bir nokta var ki, sizinle şimdi, burada paylaşmak isterim:

            “Bir esefimi belirterek MAĞRİP konusunu kapatacağım. Okyanusu gördük, ufkumuz genişledi elhâmdülillâh; lâkin, elimizi suyuna daldırmadan dönüp geldik! İnşâllâh, o da nasîp olur diyerek sözlerimi bağlıyorum. 00.07  o2.06.1990 Cezâyir”

Böyle, hem gezdiren, hem kaynaştıran güzel bir duâya kim âmin demez?!

İnşâllâh, “hep birlikte!” diyelim, gönülden diyelim ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

26.05.2010

  # Yorum Yaz #

İsim :

Yorum :
(Max. 400 Karakter)

 
» Benzer 5 Konu
 Konu Başlığı Tarih Okunma
  - İŞTE SANA CENNETİN ANAHTARI 3/25/2012 2370
  ..GİDİYOR HÂTIRALAR... 3/26/2012 1685
  10 OCAKtan 12 EYLÜLe YÜRÜYENLER... 3/26/2012 1801
  17 YIL ÖNCE BU GÜN 3/26/2012 1899
  28İNDEN 22SİNE ŞUBAT DEFTERİ 3/25/2012 1878

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7140)
AKROSTİŞ YAZILARI (5512)
FOTOĞRAF-NÂME (5186)
MODA-NÂME (5064)
EYMÜR-NÂME 2 (4928)
EYMÜR-NÂME 1 (4652)
Bedford-nâme (4624)
Nûri KAHRAMAN (4617)
EYMÜR-NÂME 3 (4590)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3949)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...