“SUYA BAKAN ADAM” GÜNÜ…
Sevgili okurlar. Ulusal medyanın “şok şok şok!” türü haberlerine kapılarak bizler de geçtiğimiz hafta biraz soğuyan havanın kar getireceğini düşünürken, gündüzler îtibâriyle neredeyse yaz mevsimi geriye dönmüşüz gibi bir hâl var.
İsterseniz bu gün, eğer bir işimiz yok ta köye falan da gitmeyip, orada burada savsaklanacaksak, en iyisi, âile efrâdı ya da sevdiklerimizle berâber, güzelim sâhilimizde şöyle bir tur atalım.
Denize bakalım. Martıları izleyelim. Hava kapalı, hattâ yağmurlu olsa ne yazar? Çocukluğumuzdaki, o, denizlere doğru en içli şarkıları söylediğimiz duru günleri yâd etmemize engel teşkil edebilir mi?
Doğayla ve doğamızla buluşalım. Temiz havayla koklaşalım. Sâkin ya da hırçın; o güzelim dalgaların merâmını anlamaya çalışalım. Buna ihtiyâcımız var. Burnumuzun dibindeki nîmetin farkında değiliz. İşe-güce, siyâsete, dizilere, şamataya öylesine kapıldık ki, neredeyse kendimizi, yaşadığımız yöreyi bile unuttuk.
Bir düşünün. Nice insan deniz deniz diye can atarken, suya hasret duyarken biz denizli bir ilde yaşadığımızdan habersiz gibiyiz. Şehrin gürültüleri, sokağın patırtıları, tuşların tıkırtıları, ekranların hakırtıları alıyor bizden bizi. Başka âlemlere, olmadık yerlere götürüyor. Öyle umuyorum ki, kıyıların nâzik dokunuşları sizi size getirecektir.
Hele bir de, gönlünüzü açabilirseniz ufuklara doğru, sonsuzluğun kapılarının açıldığını hissedeceksiniz. İşte o zaman içinizden bir şeyler mırıldanmak gelecek. Şiir söylemek de olabilir. İşte burada, tam da bu havaya göre bir şiir var. Sâhilde bir banka oturup bu şiiri okuduğunuzda duygularınızın güvercinlerle birlikte uçuştuğunu, gönlünüzün sevgilerle tutuştuğunu görebilirsiniz.
Şiir, bizim kuşağın yetkin şâirlerinden Sadettin Kaplan’a âit. Merkezi İstanbul’da bulunan ve yakında kentimizde de faaliyete başlayacak olan Dil ve Edebiyat Derneği’nin aylık dergisinde ayın şiiri olarak yayınlanmış. Biz, derneğin internet sitesinden aldık. Bir güzel hafta sonu hediyesi olarak paylaşıyoruz.
Sevgili okurlar! Bu gün bizler de bir Suya Bakan Adam olmaya çalışalım. Bakalım nasıl olacak? Bizde de aynı duyguları mı canlandıracak deniz; yoksa çok daha farklı hisler yaşayacağız? Her hâlükârda bir duygu denzinin dalgalarında yüzeceğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. İşte şiir derken;
Şiirli, şuurlu, şiarlı günler dileğiyle, sevgiler, saygılar sunuyoruz; ves’selâm…
Suya Bakan Adam
Güneş bir mızrağın ucundaydı batı ufkunda
Ufuksuz dağların eteğindeydi geceler
Çok uzak bir çölde kum içiyordu bir yılan
Çok uzak bir sahilde şimşek çakıyordu
Bir adam oturmuş suya bakıyordu
Mızrap hep aynı tele vuruyordu aynı türkülerle
Türküsüz dudaklarda pıtraklaşıyordu bozkır
Al türküler kanatlarındaydı allı turnaların
Bir gölge gölgesinde gölgeleri yıkıyordu
Bir adam oturmuş suya bakıyordu
Kalem kırılmak üzereydi o son yazıda
Yazısız kitapları okurken kitapsızlar
Çok susmuştu saçaktaki son serçe
Çok susamış bir şarkıyı şakıyordu
Bir adam oturmuş suya bakıyordu
Su akıp gidiyordu gözlerinin önünden
Önünden kervan geçmeyen handa sayrıydı akıl
Çok beklemişti özüne öncü olacak başı
Her düşünce çıngısı bir düşü yakıyordu
Bir adam oturmuş suya bakıyordu
Karanlık çemkiriyordu suyun öte yakasında
Yakası yırtılmamış yakamoz yoktu suda
Çok derinlerde bir cadı ateşin başında
Çok başlı bir yılana günleri takıyordu
Bir adam oturmuş suya bakıyordu
Ve yanıyordu son umut akşamın son ateşinde
Ateşine can adanan kara külhanlar aşkına
Sular susamışlardı bir adam gölgesine
Oysa adamın gölgesi gönlüne akıyordu
Bir adam oturmuş suya bakıyordu
Sadettin Kaplan
ORDU HAYAT GAZETESİ
24.12.2010